- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
Kendi hayat felsefesini evine yansıtmayı başarmış, enerji dolu, etrafına ışık saçan bir konuğum var #BloggerEvleri‘de.
“Bir Estetik Kaygısı” blogunun sahibi Zehra.
“Less is more” sloganını benimseyen, az eşya çok mutluluk diyen, minimalist, İskandinav stiline aşık Zehra ile gerçekleştirdiğimiz röportajdan kendimize dekorasyon konusunda ders çıkaracağımız çok nokta var.
Hadi hemen sorulara geçelim. =)
- Bize biraz kendinden bahseder misin?
40 yaşında iki çocuk annesi konservatuvar mezunu aynı zamanda sosyoloji okumaya çalışan öğrenciliğin yaşam sonuna kadar devam ettiğine inandığından “öğrencilik hiç bitmez” sloganı dilinde yaşam yolculuğunu sürdüren bir öğretmenim.
- Blog yazmaya nasıl ve neden başladın?
Aslında ilk deneyimim 2013 yılında oldu ve 2 yıl devam ettim keyifle yazmaya, bir müddet ara vermiş olsam da şimdilerde bir özlem ve hevesle tekrar döndüğüm yeni adresim “anaestheticconcern.wixsite.com/lessismore” içinde karalamaktayım.
- Evini dekore ederken etkilendiğin bir tarz oldu mu?
Bu tarz meselesi, biraz yaşama bakış açısı ve beklentilerle alakalı. Bunların yönlendirdiği huzurlu ve rahat hissedebileceği tarz ise kişinin kendi tarzı oluyor.
Ben kişinin karakterinin yaşamındaki her şeye yansıdığını düşünüyorum. Dolayısıyla içinde yaşadıkları evle aslında kendilerini, belki bakış açılarını ve yaşamdan ne bekledikleri ve anladıklarını da çok net yansıttıklarını düşünüyorum. Kültüre coğrafyaya göre de bu yüzden farklılık gösteriyor bana kalırsa. Kısacası benim için tarz böyle bir şey yani evi değil de yaşamı tasarlamak. Komik gelebilir, ama ben bir eve girince bulmaca çözüyormuşçasına analiz ederim evi. İstem dışı başlar ve müthiş keyif alırım tahmin etmekten, mesela yaşanmışlıkları çok önemseyen ve geçmişi merak eden insanlar daha antika, retro ve belki bohem tarzları severler, gelenekçi olanlar o an toplumda popüler olanla yakından ilgilidir ve sanırım tıpkı yaşanmışlığı sevenler kadar geleceğe yüzü dönük olanlar da var ve onlar modern ve rahat tarzlardan hoşlanır. Ben hepsinden bir parça alayım derseniz de size eklektik tarzdan hoşlandığınızı söyleyebilirim. Dört duvarı yağlı tablolarla doldurduğunuz bir evin sahibinin sanatla iç içe biri olduğunu anlamak çok da zor olmasa gerek.
Bu detaylı bilgiler için çok teşekkürler =) Dekorasyon stillerini bir çırpıda anlattın bize resmen =)
Sanırım her insanın kendine has olması bu yüzden çok güzel, hepimizin aynı olduğu bir dünyada yaşamak istemezdim. Bir de şunun altını çizeyim herkes aynı parçayı alıp evini düzenlese dahi emin olun o parça her evde bambaşka duracaktır, işte bu da evsahibinin ruhudur. Noldu şimdi kendimi çürüttüm mü yoksa destekledimi mi bilemedim. ☺ Yani hepimiz aynı olmamalıyız dedim sonra da olmaya çalışsak bile olamayız zaten demek istedim sanırım☺
Tüm bu paragrafın özeti: Evet İskandinav tarza çok yakın olduğunu düşünüyorum ☺
- Dekorasyon aşamasında bir uzmandan destek aldın mı?
Hayır almadım. İçimde yıllardır biriktirdiklerimi kendi başıma çıkardım diyebilirim.
- Evin en sevdiğin köşesi hangisi?
En yok benim için evimde. Her köşede ayrı bir keyif alıyorum.
- En sevmediğin yeri hangisi?
Bu soruyu çok düşündüm fakat hakikaten bulamadım. Ama genel anlamda evde herhangi bir fazlalıktan ve gereksiz, bana hizmet etmeyen eşyadan kesinlikle hoşlanmıyorum. Evin enerjisini ve pozitif ruhunu öldürdüğünü düşünüyorum, o yüzden kesinlikle fazla olan her şeye kolayca güle güle diyebiliyorum, hele beni mutsuz edip üzüyorsa.
Az önce de dediğim gibi evler insanların ruhunu ve yaşam tarzlarını yansıtıyor kafasının içinin billur olmasını isteyen ve temizliği çok önemseyen biri olduğum için sanırım fazlalıklar hemen kapıya benim evimde ☺ O yüzden sevmediğim bir alan olmuyor her yeri istediğim ve zevk aldığım bir köşeye çevirmek çok kolay benim için.
“Benim de evimin her köşesinde kozalak var (=”
- Evine aldığın eşyalardan memnun musun? Kullanım, kalite, fiyat vb. açıdan.
Genelde memnunum zaten almadan önce çok iyi düşünüp değerlendirdiğim için pek bir problem yaşamıyorum; fakat yine de bazen eve getirdikten sonra acabalar belirirse zihnimde faturasını 15 gün saklayıp iadeye götürdüğüm de olmuyor değil.
Ikea örneğini vermek istiyorum, insanlardan ilk etapta genel bir basit ve kalitesiz hemen bozulan yorumları almıştım. Ama öyle değil Ikea’da farklı kalitede ürünler var ve zaten fiyat buna göre belli ediyor mesela sıkıştırılmış sunta dolap da var çam masif olan da. Bu tamamen sizin bütçe ve zevkinizle doğru orantılı. Ayrıca gözlemlerimden bir örnek vereyim; annemin 10 yıla yakındır kullandığı Ikea kanepe hala canavar misali hizmet ediyor bize.
Mobilyanın ömrünün çok uzun olması neyi ifade ediyor bir başkası için bilmiyorum ama ben bir ömür aynı koltuğa çakılmak istemem sanırım annemin koltuğunun nefis bir avantajı var mesela yıprandıkça ve sıkıldıkça kumaşını oldukça uygun bir fiyata değiştiriyor. Bunlar artılar ve eksiler olarak kişinin kendi ihtiyaç ve düşüncesine göre belirlenmeli.
Buradan Ikeacı olduğunu anlamayan kalmadı sanırım (=
- Hangi markalar var evinde?
Ikea, Zara Home, Boyner Home, Mudo Concept… Birçok farklı marka olsa da kullanım ve temizlik kolaylığı açısından genel ve büyük mobilyalarımın çoğunu Ikea’dan tercih ettim.
- Peki en beğendiğin marka/lar hangisi?
Ikea, Mudo Concept
- Evine en son ne aldın?
Zara Home’dan çekmece kulbu, tabak ve oda kokusu.
- Evlerini dekore edeceklere ne gibi tavsiyelerin var?
Evimiz özgürce kendimiz olabildiğimiz yegâne alan, o yüzden hepimiz için çok kıymetli. Dolayısıyla rahat olabileceğimiz, konforumuzu sağlayabileceğimiz ve kendi estetik zevkimizi içeren öğelerle tasarlanınca huzurlu ve mutlu ‘evim güzel evim’ diyerek yaşamamak için hiçbir neden yok. Mühim olan çok lüks , pahalı ürünlerden ziyade kendi yaratıcılığını kullanarak minik dokunuşlarla kendine has olabilmek sanırım. Tıpkı aynı kıyafetin herkeste farklı durduğu gibi aynı mobilya her evde farklı duruyor çünkü.
- Kimleri takip ediyorsun dekorasyon alanında? Marka, mimar, websitesi, sosyal medya hesabı vb.
Mimari estetik unsurları çok yüksek bir sanat, dolayısıyla beni içine çekiyor. İnternet sitesi olarak Homify, witanddelight, amerrymishapblog.com. Yanı sıra takip ettiğim pek çok blogger var; fakat sanırım bana en fazla ilham veren “ifyouwanttobeall” ve elbetteki ki Ayşe Birsel tasarım konusunda beni çok etkileyen ve fikirleriyle zihnimi açan önemli bir isim.
Tüm bu site, tasarımcı, blogger yanı sıra elbette ki Instagram dünyasında özellikle evimden fotoğraflarımı paylaştığım @anaestheticconcern hesabımda takipte olduğum tüm instagram hesapların hepsini müthiş bir zevkle takip ediyorum.
- Son olarak seni nerelerden takip edebiliriz?
Instagram’da “anaestheticconcern” adıyla takip edebilirsiniz. Ayrıca blog yazılarımı “https://anaestheticconcern.wixsite.com/lessismore” adresinde okuyabilir, Facebook’ta da “https://www.facebook.com/birestetikkaygisi/” sayfasını beğenebilirsiniz.
Bu keyifli röportaj için çok teşekkürler Zehra =)
Yazar Hakkında
-
Merhaba, ben Ülviye. Türk Dili ve Edebiyatı bölümü mezunuyum. Yaklaşık 10 senedir özel sektörde SEO uzmanı olarak çalışıyorum. Yazı yazmayı, hayvanları, denizi ve dekorasyonu çok seviyorum. Bir kuşum, bir salyangozum, bir de kitabım var. (https://www.kitapyurdu.com/kitap/neden-dogurmuyorum-/650183.html)
Sevdiğim, beğendiğim şeyleri takip için hesaplarımı ziyaret etmeyi unutmayın 🙂
Son Yazıları
- Mutfak DekorasyonuTemmuz 24, 2024İntema Mutfak: Tasarım Mutfaklarda Ergonomik Çözümler
- AstrolojiTemmuz 23, 2024Merkür Retrosu Burçlara Etkileri | 4-29 Ağustos Merkür Retro
- Dekorasyon StilleriTemmuz 6, 2024Eklektik Tarz Nedir? Eklektik Dekorasyon Örnekleri
- Dekorasyon ÖnerileriHaziran 30, 202412 Adımda Yemek Odası Dekorasyonu Nasıl Yapılır?
1 Yorum
Zehra’yı daha yakından tanımak bu yazı ile çok güzel olmuş. 🙂
Kendi mottosunu yansıtabilen çok nadir insanlardan ve ben de onu keyifle takip ediyorum.
Adımın geçmesine de ayrıca çok mutlu oldum!
Güzel paylaşımlarımızın daim olması dileği ile.
Sevgilerimle… 🙂